Sayfalarım |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Arkadaşlar beğenerek okuduğum, yazarı ve kitap hakkın da kısa bilgi verdiğim kitabı okumanız için tavsiye ederim.
Onur Sancak
Ankara'da doğdu. İlk, orta ve lise tahsilini Ankara'da tamamladı. Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Fransız Dili ve Edebiyatı'ndan mezun oldu. Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi'nden öğretmenlik sertifikası aldı.
Muhtelif gazete ve dergilerde şiirleri yayımlandı. Öykü ve şiir yarışmalarında ödüller aldı.
Daha önce Sevdalı Şiirler isimli şiir kitabı yayımlandı.
Yozgat, Manisa ve Ankara'da öğretmenlik yaptı. Öğretmenliğe halen devam etmektedir.
Şiirleriyle kendine özgü bir duygusallığı olan şairin Sevda düşleri yayımlanan ikinci kitabıdır.
AKUT
AKUT (Arama Kurtarma Derneği), mağaralarda, dağlarda veya diğer yerlerde, doğal afetlerde kaybolanların aranması ve bu koşullarda kaza geçirenlerin kurtarılması için etkinlik gösteren dernektir.
1996 yılında kurulmuş olan dernek, kamu yararına çalışan bir dernek olup, gönüllülük ilkesi ile çalışmaktadır.
Türkiye'de, özellikle dağcılık sporunda kaza geçiren veya kaybolanların arama ve kurtarılmaları konusunda uzmanlaşmış bir kurumun bulunmamasından kaynaklanan boşluğun doldurulması derneğin ana kuruluş amacıdır.
1995 yılında Ali Nasuh Mahruki'nin önemli çabaları ile bir araya gelen gönüllü dağcıların oluşturduğu bu oluşum, ilk kez aynı yıl Aralık ayında UludağKeşiştepe'de yapılan bir arama kurtarma operasyonunda AKUT adını kullanmış ve yoğun sis, dondurucu soğuk ve kar yağışına rağmen mahsur kalan kişiler kurtarılmıştır.
Dernek, 1997 yılından itibaren kuruluş amacının yanında diğer doğal afetlerde de arama ve kurtarma çalışmalarına katılmaya başlamıştır. Türkiye'nin tam anlamıyla AKUT ile tanışması, 1999 Marmara depremi sonrasında olmuştur.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/Arama_Kurtarma_Derne%C4%9Fi" adresinden alındı.
HACIVAT İLE KARAGÖZ
Bir gece Karagöz’ün evine hırsız girer. Karagöz sabahleyin uyanınca bakar ki, ev tam takır kuru bakır. Hırsız utanmamış ve sokak kapısını bile söküp götürmüştür. Karagöz olayı zaptiyeye, hanımı da komşulara haber verir. Komşular, evin önünde toplanır ve az sonra iki zaptiye gelir. Karagöz’ün oğlu Yaşar, annesine sarılmış, ağlamaktadır. Küçük Yaşar’ın birkaç parça oyuncağını götüren hırsız acaba onları ne yapacaktır?
Karagöz’ün evinin soyulduğunu duyan kadim dostu Hacivat, eve gelir ve evde inceleme yapmaya başlar. İki zaptiye olayı soruşturur ve hırsızı yakalayacaklarını söyleyip giderler. Zaptiyeler gidince, komşular da dağılır. Karagöz ailesinin yanında Hacivat kalır ve Karagöz’ü sorguya çekmeye başlar.
Hacivat: “ Canım Karagöz’üm, hırsız gelmiş, dolapları, masaları götürmüş. Kapıyı sökmüş. Hiç mi gürültü, tıkırtı duymadın? “ diye sorar.
Karagöz: “ Bu ne biçim soru, Hacivat. Gürültü, tıkırtı duysam kalkıp da hırsızın ümüğüne basmaz mıyım? “
Hacivat: “ Her neyse, olan olmuş, biten bitmiş, eşyalar gitmiş. Şimdi bir oyun etmeli de, şu hırsızı yakalamalı. Hah buldum!. Karagözüm, siz bir yandan, ben bir yandan komşuların arasına dalalım, onları senin evde bir kese altın olduğuna inandıralım. Bu durum kulaktan kulağa yayılır ve hırsızın kulağına giderse, hırsız mutlaka senin eve damlar.
Karagöz: “ Sen ne diyorsun, Hacivat? Bende bir kese altın yok ki? “
Hacivat: “ Olduğunu farz et. Hırsızı yakalamak için, bu bir yem. Oltanın ucuna yem takarsan balık yakalarsın. Balık yeme gelir de, hırsız altına gelmez mi? Siz benim dediğimi yapın gerisine karışmayın. “
Karagöz: “ Tamam, Hacivat. Senin bu tür işlere aklın erer. Bende bir kese altın olduğunu yayarız. Haydi, hanım, Yaşar, kalkın gidiyoruz. “
Karagöz’ün evinde bir kese altın olduğunu akşama kadar duymayan kalmamıştı. Eski kulağı kesiklerden olan Celal, gece yarısına kadar evin içinde dört döndü. Daha sonra evinden çıkıp, karanlık sokaklardan süzülerek geçti ve bir hayalet sessizliğinde Karagöz’ün kapısız evinden içeri girdi. Evdekilere elindeki şişenin içindekini koklatıp altınlara konardı. Şişeyi koklattığı kazazede top atsan uyanmazdı, fakat bu defa durum bambaşkaydı. Evdekiler uyanıktılar ve onu bekliyorlardı. Celal yatak odasına girince Karagöz ile Hacivat tarafından yakalandı ve bir iple sıkıca bağlandı. Ertesi gün zaptiyeler tarafından sıkı bir dayaktan geçirilerek zindana atıldı.
Karagöz’ün eşyaları hırsızın evinde bulundu. Kader, zaten son günlerde işsiz olan, Hacivat’ın bulduğu işlerde çalışarak, kışın da turşu satarak geçimini sağlayan Karagöz’ün alnının teriyle çalışarak kazandığı eşyaları kaybedip buldurarak, onu sevindirmişti.
⇔
BURAK'IN TASARIMI
KÜRESEL ISINMADAN DOLAYI YOK OLMA DERECESİNE GELEN SU KAYNAKLARINI DAHA VERİMLİ KULLANABİLMEK İÇİN ÖZELLİKLE TARIMDA "DAMLA İLE SULAMA" MAKİNESİ TASARLADIM.
|
|
|
|
|
|
|
Bugün 8 ziyaretçi (10 klik) kişi burdaydı!
Q
Atatürk köşesi
|
---
<>
|
|
|
|
|
|
|
|
|